I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE|

Konu: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Perş. Tem. 17, 2008 10:43 pm

Vall uzun adımlarla dersliğinden içeri girdi. Zorluklarla da olsa işte başlamıştı müdiriyetinin ve profesörlüğünün ikinci yılı. Henüz 24 yaşındaydı ama Hogwarts'ta KSKS profesörüydü. Bu çocukları ve bu okulu gerçekten çok sevdiğini düşündü bir an ve bu düşünceler içinde masasına doğru ilerledi. İlk dersi klasik ve bildik olacaktı fakat henüz öğrenciler Valeria Delia Silver'ın "klasik" anlayışından haberdar değildi. Asasını zarif bir le hareketiyle kaldırdı ve tahtaya doğru salladı. Tarif bir el yazısıyla yazılmış şu yazı belirdi tahtada:

"Valeria Delia Silver
Başlangıç..."

Vall masanın üzerindeki kitaplardan en üstte duranı açtı ve önündeki notlara birkaç ekleme daha yaptı. Az sonra öğrencileiler yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Kolları göğsünde bağlanmış bekleyen Vall öğrencileri dikkatle süzdü. Zil sesi duyuldu ve Vall her zaman olduğu gibi zil sesi ile kapıyı kilitledi. Onu henüz yeni tanıyorlardı. Muhtemelen bir iki öğrenci bu derse göremeyecekti fakat artık onlar için çok geçti. Vall yavaşça ayağa kalktı ve öğrencilere gülümsedi.

"Hepiniz hoşgeldiniz. Ben Valeria Delia Silver. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörünüz, Ravenclaw'ların bina sorumlusu ve okul müdiresi. Fakat şu anda sadece Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünüzüm. Yani hiçbir Ravenclaw bu dersin kendisi için kolay olacağını düşünmesin ya da beni daha önce tanıyanlar. Yani bu dders hepiniz için gerçekten çok zorlayıcı olacak. Sizi kandırmıyorum ben zor bir profesörümdür ve not konusunda da gerçekten cimriyimdir."

Öğrencilerin korkmuş ve şaşkın bakışlarına yine gülümseyerek karşılık verdi. Kısa ve yavaş adımlarla sıralar arasında ilerlemeye başladı. Bir yandan da konuşmaya devam ediyordu. Uzun cüppesi arkasından savrulurken gerçekten de korkutucu görünüyordu.

"Dersimizin adı Karanlık Sanatlara Karşı Savunma... Ancak bazen Karanlık Sanatlar o kadar ürkütücü ve acımazsız bir hal alır ki işte o zaman kendinizi "korumak" için saldırmanız gerekir. Yani burada sadece savunmayı değil saldırmayı da öğreneceksiniz. Bu derslik sınırları içinde benimle birlikte güvendesiniz ama dışarda hiçbir zaman güvende olmayacaksınız. İşte bu yüzden burada karşı karşıya geleceğiniz yaratıklara karşı tüm gücünücü kullanmanız gerekir. Hem de tüm gücünüzü. Henüz 11 yaşındasınız. Fakat hayalgücünüzün yetmeyeceği bir tehlikeyle karşı karşıyasınız. Anneniz, babanız ya da ben; hiçbirimiz sizi bu tehlikeye karşı koruyamayız. Bunu yalnızca kendiniz yapabilirsiniz. Şimdi tüm bunlar sizi korkutmuş olabilir. Fakat kendinizi buna karşı koruyamayacağınızı düşünüyorsanız, korumak için gayret göstermeyecekseniz ya da tüm bunlara içten içe bir şakaymış gibi gülüyorsanız bu dersliği derhal terkedin.."

Kilitlenmiş kapı birden ardına kadar açıldı. Öğrenciler korku ile karışık bir şaşakınlıkla kapıya baktı. Oturduğu yerde rahatsızca kıpırdananlar oldu fakat hiçbiri kalkıp gitmedi. Birkaç dakika bekledikten sonra Vall kapıyı kapattı.

"Madem bu konuda anlaştık... Dersimize başlayabiliriz."

Asanın bir hareketi ile tahtadaki yazı silindi ve yerini Tom Riddle'ın bir fotoğrafı belirdi. Vall nefretle tahtaya baktı ve ardından öğrencilere döndü.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Yine damarı kaarmıştı. İyice içini çekti ve öğrencilere baktı. Bir kısmının gözlerinden aileleri hakkında fikir sahibi olunabilirdi. Dudaklarında hoşnut bir gülümseme olanları bile vardı fakat Vall kadar hırs dolu olanları da vardı.

"Bir daha ki derse kadar bana Tom Riddle'ın hayatı hakkında bir araştırma yapacaksınız. Bize ondan daha fazla nefret etmemiz için bazı nedenler sunun. Buna ek olarak Hogwarts Savaşından da bahsetmenizi istiyorum. Puan konusunda cimri olduğumu tekrar hatırlatıyorum. Şimdi çıkabilirsiniz."

Kitaplarını aldı ve tahtadan o lanet görüntüyü sildi. Bazı öğrencilerin İyi Günler dileklerine karşılık verdi ve derslikten dışarı çıktı. Yüzü ateşler içinde yanmasına rağmen elleri buz kesmişti. Hala o lanet olası hyaratıktan bahsetmeye dayanamıyordu. Ölmüş olsa bile arkasında izlerini ve karnalığını bırakmış olan o lanet yaratık..

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Cuma Tem. 18, 2008 9:52 am

Kahverengi gözleri sabit bir noktada birleşmiş, ders programını inceliyordu. Günün ilk saatlerinde okulda son derece merak etmekte olduğu Karanlık Sanatlara Karşı Savunma vardı. İnce parmaklarıyla kahverengi saçlarını kabartırken bir yandan da koridorlarda dolanıp bir türlü bulmayı başaramadığı dersliği arıyordu. Henüz birinci sınıftı ve bu yüzden okulda hiçbir şeyin yerini bilmiyordu. Tabii bunlara bir de yürüyen merdivenler eklenince iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Tanrı aşkına acaba diğerleri nasıl zorlanmadan kolayca bulabiliyorlardı? Önünde yürüyen iki Ravenclaw öğrencisinin bilme ihtimalini göz önünde bulundurup, belli etmemeye özen göstererek konuşmalarını dinledi. Tahmin ettiği gibi ikisi de Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğine gidiyorlardı ve konuşmalarından da anlaşıldığı gibi dersliğin yerini biliyorlardı. Yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşirken kendini dersliğin kapısının önünde buldu. Kapının gıcırdamamasına özen göstererek içeriye girdiğinde ilk gelenlerden biri olduğunu fark etti. Ortalardan bir yere oturmaya özen gösterirken keten, Slytherin armalı ve pek çok kuru kafa motifleriyle donatılmış çantasından ders kitabını, tüy kalemini ve son derece yüksek bir fiyat ödediği mürekkebini çıkarttı. O beklerken sınıf yavaş yavaş yeterli kişiye sahip olmuştu ve masasına oturan profesör kalkmış, dersi başlatmaya karar vermiş gibiydi. Lynn genç cadının son derece güzel olduğunu fark etti.

Profesörün genel tanımı yeterince açıklayıcı gibiydi ve çoğu öğrencinin yüzünde oluşan korku eğlenilecek gibiydi. Konuşmaya devam eden profesörün sözlerinin ardından zil çaldığında kilitlenen kapı Lynn'in rahatsızca kıpırdanmasına neden olacak şekilde ardına kadar açılmıştı. Bir an içinden acaba gitsem ne yapar, diye düşünmek geçtiyse de sadece hafif bir şekilde, kesinlikle farkedilemeyecek bir sesle güldü. Kimseden ses çıkmayınca derse devam eden profesörün hafif bir asa hareketiyle tahtada Lynn'in en çok merak ettiği kişinin resmi belirdi. Kimi zaman saatlerce malikanelerindeki kütüphaneye kapanıp onunla ilgili kitaplar, hakkında yazılan gazete küpürleri ve daha fazlası. Tom Riddle, yani Karanlık Lord ona göre tüm Büyücülük Dünyasına hükmedebilecek tek kişiydi. Yine de küçük bir çocuk ve bir ayak takımı onu yok etmeyi sadece şans eseri başarmıştı. Düşünmeyi bırakıp profesörü dinlemeye başladı. Belki evde öğrendiğinden çok daha fazlasını şimdi öğrenebilirdi.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Profesörün bir iyilik meleği olduğunu anlamak çok zor değildi bu konuşmadan sonra. Pek umursamadı, bu okuldaki profesörlerin hepsi böyleydi büyük ihtimalle. Verilen ödevi de not ettikten sonra 'çıkabilirsiniz' komutuna uyarak iyi günler dilemeyi ihmal etmeden sık adımlarla derslikten uzaklaştı. Neden bilmiyordu ama bir anda Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'dan soğumuştu. Yine de pek umursamayarak ders programındaki ikinci derse gitmek üzere oradan ayrıldı.

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Cuma Tem. 18, 2008 10:51 am

Ang dönemin ilk dersine geç kalmak istemiyordu. Bu yüzden dersin başlamasından kırk dakika önce kahvaltı masasından kalkmıştı bile. Çanta taşımayı pek sevmese de ders programının yoğumluğu yüzünden kollarına işkence yapmayı göze alamadı. Ne olur ne olmaz diye yanına aldığı turuncu sırt çantası arkasında sürüklenerek Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliğini aramaya koyuldu. Okuldan çok bir labirenti andıran Hogwarts'ta nefes nefes koştururken Ang erken davranmakla çok yerinde bir karar verdiğini anlamıştı. Dersin başlamasına beş dakika kala dersliğin kapısını araladı. İçerinin tamamen dolmadığı açıktı yine de büyük bir çoğunluk okul müdiresinin verdiği ders için yerlerini almıştı.

Profesör konuşmasının ilk kısmını geçtiğinde Ang'te hiçbir korku belirtisi yoktu. Dersin zor olacağını biliyordu. Tabiki zor olacaktı. Tüm dersler zordu çünkü. Profesörün bunu dile getirmesi oldukça boş ve anlamsızdı Ang için. Fakat ders gerçekten başladığında, Ang büyücülük dünyasının karanlık çalkantısını hissettiğinde tüyleri diken diken oldu.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Muggle'lar hayatın zor olduğunu zannediyorlardı fakat aslında öndelerinde kendilerini koruyamayacakları çünkü farkıan bile varamayacakları bir tehlike vardı. Büyücülük dünyasındaki bu büyük karanlık Muggle'ları da gerçekten etkileyecekti. Profesörün konuşmasından bu karanlığın hala etkisini sürdürdüğüne dair tedirginlik belli oluyordu. Ang anne ve babasını düşündü. En büyük sorunlarının para, geçinmek ya da Ang'in okul masrafları olduğunu düşünüyorlardı oysa nasıl bir tehlikede olduklarını bilmiyorlardı. Ang titreyen bacaklarına hakim olmaya çalışarak profesörün konuşmasına odaklandı. Az sonra Profesör konuşmasını bitirdi. Ang ödevi not aldı ve kendini hızla dışarı attı.

Ravenclaw I. Sınıf Mesaj Sayısı : 17 Kayıt tarihi : 18/07/08

Yasmine sabah erkenden kalkmıştı.. Cüppesini üzerine geçirip eşyalarını aramaya başladı. Nerdeydi bu kahrolası parşomen.. Sonunda yatağının altında bulduğu bir parça parşomeni cebine atarak sağa sola saçılmış eşyalarıyla yatağını başbaşa bırakıp yola koyuldu..

Dersin başlamasına 5 dakika vardı nefes nefese koşarken kendi kendine söyleniyordu ''Koş Yasmine koş bu derse geç kalmamalısın.'' İlk defa bu dersliğe gireceğinden birkaç yanlış seçimden sonra sınıfı buldu. İçeride 3-5 kişi olduğunu görünce derin bir nefes alarak ön sıralardan birine oturdu. Sınıfta sessizce birşeyler karalayan profesörü konuşmaya başlayana kadar fark etmemişti.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Profösör Silver'ın bakışları birkaç kez onun bulunduğu yeri deldi geçti.Yasmine daha önce elbette kendisini görmüştü ancak dersine ilk kez girmişti.Yasmine'in aklında bir sürü soru vardı karanlık sanatlarla ilgili ama şimdi sırası olmadığından emindi .Bu düşünceleri profösörün sözleriyle aklından uçup gitti.

Bir daha ki derse kadar bana Tom Riddle'ın hayatı hakkında bir araştırma yapacaksınız. Bize ondan daha fazla nefret etmemiz için bazı nedenler sunun. Buna ek olarak Hogwarts Savaşından da bahsetmenizi istiyorum. Puan konusunda cimri olduğumu tekrar hatırlatıyorum. Şimdi çıkabilirsiniz."

dedi. Yasmine, dersin ne çabuk geçtiğini anlayamamıştı öyle bir dalmışlardı ki...!Bittiğine üzülüyordu zaten bir dahaki dersi iple çakicekti.Ayağa kalktı Profösörün bulunduğu kürsüye doğru yürüdü ve ona:

''İyi günler profösör''

dedi gülümseyerek ve bir sonraki derse bakmak için çantasındaki parşömeni açtı ve kapıya yönelerek yeni dersliğin yolunu tuttu...

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Cuma Tem. 18, 2008 8:42 pm

Hann parşomenlerini, tüy kalemini ve mürekkep hokkasını çantasına attı. Çantasını da sırtına takarak, ürkek adımlarla, en korktuğu derse; Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersi'ne girmek üzere ikinci kata çıktı. Hem heyecanlıydı hem de korkuyordu. 2. kata vardığında koridor boyunca konuşan ve kıkırdayan tablolara baka baka ilerledi. Sonunda dersliğe varmıştı. Titreyen elleriyle hafifçe tıklattı kapıyı. Ardından yavaşça içeri girdi. Halası masasında oturuyordu. Hemen önlerden bir yer kaptı. Parşomenlerini, tüy kalemini ve mürekkep hokkasını hazırladı. Bir süre sonra sınıf tamamlandı. Derslerde ona Profesör Silver demeye söz vermişti. Öyle de yapacaktı. Profesör ayağa kalktı ve asasının bir hareketiyle tahtada düzgün bir yazıyla yazılmış sözcüklerin belirmesini sağladı. Hann pür dikkat profesörü dinlemeye başladı.

Profesör Silver, sarı, dalgalı, uzun saçları ve mavi gözleriyle çok iyi kalpli görünüyordu. Ve öyleydi de. Babası öldükten sonra ona daha da yakın davranmıştı. Buna ihtiyacı yoktu Hann'in ama yine de bu boşluğu doldurmasına yardım ettiğinden ona minnet duyuyordu.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Hann'in kanı donmuştu, tüyleri diken dikendi. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve rengi atmıştı. Korkudan titremeye başladı. Hatırlamaya çalıştı.. Evet.. Annesinin anlattığına göre büyük babası Gerard Dwight, kim-olduğunu-bilirsin-sen'in en sadık hizmetkarlarından birine karşı savaşırken kahramanca hayatını kaybetmişti. Ama ağır yaralanan ölüm yiyen, sonra orada bulunan bir 3. sınıf öğrencisinin yaptığı bir büyüyle oracıkta can vermişti. Ne büyük bir savaştı.. Ama şundan emindi Hann, ölümyiyenler asla yok olmamıştı. Yeni bir Karanlık Lord doğacaktı aralarından. Ve onları yine hain planlarına ortak edecekti. Büyü dünyası yine çalkalanacaktı. Belki büyü dünyasını ele geçiremeyebilirdi belki, ama alsa vazgeçmezlerdi saldırılardan. Bunu biliyordu çünkü savaşın üstünden kısa bir süre geçince, babası da bir baskında ölüm yiyenler tarafından öldürülmüştü. O alçak ölümyiyenler Hann'den babasını, mutlu günlerini ve belki de mutlu bir hayatı çalmışlardı. Kendi kendine söz verdi. İleride onlara karşı savaşacaktı.

Profesör ders zor olduğu için belli ki alıştırmalıydı öğrencileri. O yüzden ilk dersten bir ödev verdi. Hann için fark etmezdi. Arkadaşlarıyla kaynaşmak için ortak salonda ya da göl kenarında, veya kütüphanede yapılacak ödevlerden daha iyisi olabilir miydi? Bu fırsatı değerlendirmek adına ortak salonda yapmaya karar verdi ödevini. Puan konusunda cimri olduğunu söylemişti. Hann buna sevindi. Bu onu daha çok çalışmaya motive edecekti. Ders konusunda onun da bir ayrıcalığı yoktu zaten. Bunu hiç istemezdi. Adaletsizlik olurdu bu. Ve Hann de bundan nefret ederdi.

Dersin özetini çıkararak yazdığı parşomenin en altına da ödevini yazdı. Rulo şekline getirerek çantasına koydu özenle. Ardından mürekkep hokkasını ve tüy kalemini de aynı şekilde özenle yerleştirdi. Çantayı sırtlandı ve çıkarken profesöre:

" İyi günler profesör Silver. "

dedi gülümseyerek. Halası da gülümseyerek karşılık verdi ona. Ardından guruldayan karnını doyurmak üzere Büyük Salon'a yollandı. Acaba sofra bu kez nasıl donatılmıştı? Hogwarts'ta ev hasreti çekmesi imkansızdı...

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| C.tesi Tem. 19, 2008 12:44 pm

Ariana sabah erkenden kalkmıştı.İlk gün, ilk ders...Heyacanlı olmasımı gerekiyordu bilmiyordu.Ama o çok sakindi.Cüppesini giyerek ortak salona ordanda Büyük salona inmişti nasıl indiğini bile fark etmemişti.Etrafı incelerken kendini evinde gibi hissetmişti.Ortak salona indiğinde ders saatinin yaklaştığnı fark etti ve hemen bişeyler atıştırarak dersliğe doğru yola koyuldu.Dersliği sanki senelerdir burdaymış gibi kolay bulmuştu.O içeri girer girmez arkasından kapının kapanarak kilitlendiğini fark etti.Sonra gelen öğrenci olmuştu.Hemen arkalarda bir yerlere oturdu.Ve çok sevdiği kuzeni olmasına rağmen derslikte sadece öğretmeni olan profesör Silver'ı dinleyeme başladı.Bir kaç kez göz göze geldiler ve o anda sanki onunda aynı şeyi düşündüğünü hissetti.İkisininde babaları kötü taraftaydı ve onlar kötü tarafa fazlasıyla kurban vermişlerdi.Ariana bunları düşünürken o fark etmesede gözleri nefretle cam gibi parlıyordu.

Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasıan olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hakimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

Profesör bunları söylerken Ariana'nın aklına anneannesinin anlattığı o iğrenç zamanlar geldi babası o zaman çok gençti ve o iğrenç yaratığa yardımcı olmuştu.Ve yine babası gibi genç olan bir grup iiyi onu yok etmişlerdi sonsuza kadar hemde.Birçokları hala bunun şans olduğunu savunuryordu.
Profesör Silver
"Bir daha ki derse kadar bana Tom Riddle'ın hayatı hakkında bir araştırma yapacaksınız. Bize ondan daha fazla nefret etmemiz için bazı nedenler sunun. Buna ek olarak Hogwarts Savaşından da bahsetmenizi istiyorum. Puan konusunda cimri olduğumu tekrar hatırlatıyorum. Şimdi çıkabilirsiniz."
dediğinde Ariana olduğu yerde çakılı kaldı ve başını kaldırıp direkt olarak profesörün gözlerinin içine baktı onun gözlerinde bir an için iğrenme ve nefret karışımı bişeyler gördü.Bu ders ariana için gerçekten çok önemliydi.Helede ailedeki konumu düşünürlürse.Şimdi dahada hırslanmıştı.Belki riddle gitmişti ama onun yerine gelicek, ölüm yiyenleri yeniden topluycak ve yeniden sihir dünyası kötülük ve eziyet getiricek kişi bir yerlede büyüyordu.Ve o ortaya çıktığında amcası ile babası onu ölene dek destekliyceklerdi.Ariana bunları düşünerek ödevini küçük bir parşömene not aldı ardından düşünceli sinirli ve kararlı bir şekilde oturduğu sıradan kalktı.Arkasını dönerek Derslikten çıkmaya hazırlandı.Sıradaki ders belki bu kadar zor ve kafa karıştırıcı olmazdı.Ama birşeyden emin Favori dersi kesinlikle KARANLIK SANATLARA KARŞI SAVUNMA OLUCAKTI...

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Paz Tem. 20, 2008 5:52 pm

Sarah sabah erkenden uyandı. Pencereden dışarı baktı . Daha sonra yatağının başına dönerek yatağını topladı . Pijamalarını çıkardı . cüppesini giydi . Çantasını hazırladı ve gelişigüzel bi şekilde koluna takıp yavaşça kızlar yatakhanesinden çıktı . Portre deliğinden geçti ve karanlık sanatlar dersinin olduğu sınıfa gitti .

İçeri girdiğinde Profesör ordaydı . Önlerden bi yer bulup oturdu . Sınıfı incelemeye başladı . Daha sonra profesör arkasını döndü ve :

Hepiniz hoşgeldiniz. Ben Valeria Delia Silver. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörünüz, Ravenclaw'ların bina sorumlusu ve okul müdiresi. Fakat şu anda sadece Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünüzüm. Yani hiçbir Ravenclaw bu dersin kendisi için kolay olacağını düşünmesin ya da beni daha önce tanıyanlar. Yani bu dders hepiniz için gerçekten çok zorlayıcı olacak. Sizi kandırmıyorum ben zor bir profesörümdür ve not konusunda da gerçekten cimriyimdir."

dedi ama Samantha kararlıydı bu derste başarılı olucaktı ve Prof. Silver devam etti:

Bir daha ki derse kadar bana Tom Riddle'ın hayatı hakkında bir araştırma yapacaksınız. Bize ondan daha fazla nefret etmemiz için bazı nedenler sunun. Buna ek olarak Hogwarts Savaşından da bahsetmenizi istiyorum. Puan konusunda cimri olduğumu tekrar hatırlatıyorum. Şimdi çıkabilirsiniz."dedi.Bu söz Samantha ' yı etkilemişti . Özellikle Profesör Silver'in zarif ve kendinden emin tutumu çok hoşuna gitmişti . O da eşyalarını topladı . Ziyafet için büyük salon a doğru yol almaya başladı.

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Ptsi Tem. 21, 2008 9:37 pm

Sabahın ilk ışıklarıyal yatağından kalktı. Hogwarts' ta yepyeni bir gün yine tüm güzelliğiyle doğmuştu. Kendini aşırı derece de mutlu hisseden Will bugün için ilk dersine hazırlanmakistercesine çantasından Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi için gerekli tüm kitaplarını ve malzemelerini çıkarttı ve Ravenclaw cübbesini giyindi. Hızlıca kendini Hogwarts' ın koridorlarına attı. Kendi bilmezler gibi ; önüne bakmadan yürümekteydi. Sonunda Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğinin önünevarmıştı. Kapıyı yavaşca -iki kez- tıklatıp içeri girdi. Girer girmez söyleyeceği iki söz bunlar olmuştu, " Günaydın Profesör. " Hemen kendine boş bir sıra seçip oraya oturdu ve eşyalarını muntazam bir biçimde yerleştirdi. İlk ders konusunda baya heyecanlıydı. Derslik; eski çağlardan kalmış, karanlık ve ürkütücü bir sınıf gibi görünmekteydi. Bu Will' i birazda olsa korkutmuştu.

Fakat ; sınıfın kendine özgü bir havası vardı sanki.. Nedenini bilmiyordu ama Will bu sınıftan bayağı etkilenmişti. Dersinde son derece başarılı olup Profesör' ün gözüne girmek en büyük dileğiydi. Profesör ilk sözüne gerçekten çok ciddi bir şekilde başlamıştı. Bu Will' i etkilemişe benziyordu ki , bu sınıftan gitmeye hiç niyeti yoktu. Hemen ardından Profesör konusunu anlatmaya başladı. Will' i en çok etkileyen ise Tom Riddle' nin annesinin bir muggle' a aşık olmasıydı. Will aşka inanırdı ve aşık olacağı kişinin , muggle, melez yada safkan olması onu hiç ilgilendirmezdi. Yanlız annesinin büyü yaparak muggle' ı kendine aşık etmesini hiç hoş karşılamamıştı. Çünkü aşk Will' e göre içten gelmeliydi. İlk işledikleri ders Will' e bir hikaye gibi gelmişti. Hatta Profesör' ün anlattıklarına öyle bir dalmıştı ki not almayı bile unutmuştu. Ama anlatılan her şeyi birer birer o sivri zekası ile aklında tuttuğu için ortak salona gider gitmez hepsini not alıcaktı. Profesör onlara Tom Riddle' nin hayatı hakkında araştırma ödevi vermişti. Bu da ders biter bitmez Wİll kütüphaneye gidecek oluyor demekti. Zil çaldıktan sonra Profesör' ün yanına gidip ; şu sözleri söyledi ve sınıftan ayrıldı, " Sihirli günler Profesör. "

Slytherin I. Sınıf Mesaj Sayısı : 24 Kayıt tarihi : 12/07/08

Nylé Ortak Salon'a inidğinde ortalıkta kimsenin olmadığını gördü. Bunun iki anlamı olabilirdi; ya geç kaldı ya da çok erken kalkmıştı. Geç kalma ihtimalinin üzerinde fazla durmamayı seçti. Çünkü doğru düzgün uyuyamamıştı. İnsan bütün bir gece kabus görüp bir o yana bir bu yana dönünce bunun olması gerekirdi zaten. Tam kabuslarındna kurtulmuş, bedeni rahat bir uyku havasına bürünmüşken düşüncesizliğin sınırlarını zorlayan bir kız dolabının kapağını çıkarabileceği en yüksek sesle açarken, Nylé ağlamak istiyordu. Hışımla yatağından kalkarken, kendisinden bayağı büyük olan kıza sinirle bakıyordu. Kızın siyah gözlerinden umursamazlık akarken, Nylé kavga etmenin bir anlamı olmayacağına karar verdi. Kızgınlıkla parildayan gri gözlerine zoraki bir sakinlik getirirken, sahteliği belli olmayan bir şekilde *günaydın* dedikten sonra, hızlıca giyinip aşağıya inmişti. Bu tatsız anı beyninde kısa bir tur atıp ardından yok oldu. Kalın dudaklarını hafifçe iki yana kıvrılırken, giriş ve çıkışların dışında pek kullanmadığı salonu dikkatle inceledi. Yeşilin olabilecek her tonu vardı duvarlarda. Sadece aralara küçük gümüşi çizgiler atmışlardı ve onları da seçmek için sağlam gözlere sahip olunması gerekirdi. Ne kadar olduğunu tam kestiremediği bir süre gri gözleri dikkatlice etrafına bakınırken, kulaklarına dolan çan sesleri biraz hareket etmesi gerektiğinin sinyallarini veriyordu.

Nylé karanlık koridorlardan geçerken, ilk dersinin ne olduğunu bildiği için kendini oldukça şanslı buluyordu. Hiç olmazsa düşünmekle zaman harcamayacaktı. İkinici kata çıkarken, basamakların çokuluğu onu şaşırtmıştı. Zira kilolu biri burayı günde iki defa çıkıp inse rahatlıkla zayıflayabilirdi. Bu düşünce onun içinde küçük bir kahkaha isteği uyandırırken, yolun sonuna geldiğini ancak fark edebilmişti. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma güzel bir dersti ama Nylé ne yazık ki pek hoşlanacağını düşünmüyordu. Ailesinde karanlık sanatlar sıkça kullanılırdı-tabii gizli bir şekilde- ve Nylé de doğal olarak birkaç şey öğrenmişti. Sadece teorik kısımlarını biliyordu ama uygulama kısmını aile büyükleri yeterince sergiliyordu. Annesi ona bu dersin önemli olduğunu söylemişti ama çocuk aklıyla mantığına yatıramadığı bir şey vardı; karanlık sanatların bir kısmını göreceklerini biliyordu ama bilmediği şeye karşı kendilerini ne kadar savunacakları.. Belki de bu onun merakı yüzünden ürettiği bir mazeretti ama emin olamıyordu. Koyu renkli saçlarını geriye attırıp, içeri girdiğinde masasında oturmuş bir şeylerle uğraşan profesörü görünce gülümsedi. Yüzünü tam olarak göremiyordu ama ders başladığında göreceğini bildiği için, içindeki merak dalgası onu bir süreliğine yalnız bıraktı. Arkadaki sıralardan birine yerleşmesiyle Profesör'ün konuşmaya başlaması bir olmuştu.

*Güzel bir kadın. Fakat saç modelini beğenmedim.* Nylé içinden bunları düşünürken, Profesör adını söylemiş ve çoktan başka bir şey anlatmaya başlamıştı bile. *Hey, ben nerede kalmıştım?* Nylé konuşmayı yakaladığında, konunun ilginçliği sayesinde gri gözleri koyulaştı ve bedenine rahat bir şekil verdi. *Tom Marvolo Riddle; güzel seçim.* Nylé elini çenesine yaslamış dinlerken, Profesör Silver ince sesiyle masal anlatıyordu sanki. Tom Riddle'ın annesi, babasını kendine nasıl aşık ettiği, muggle yetimhanesinde büyümesi.. Nylé gerçekte ondan hoşlanmazdı. Onca şey yaparken gerçek amacının sadece ölümsüzlük olduğunu düşünmüştü. Fakat yaşadıkları.. Onun böyle olmasını anlayabiliyordu şimdi. Bu kadar çok şey görmüş-üstelik küçükken görmüş- birinin obsesif bir katil olması anlaşılabilir bir durumdu. Yüzünde şaşkınlık ve merakın karşımı bir ifade belirirken, masal bitmişti. Zil çaldığında Profesör Silver'ın verdiği ödevi zorlukla duyabilmişti ama duymamış olsaydı üzülürdü. *Tom Marvolo Riddle hakkında bilgi! Güzel.* Dudakları iyice kıvrılırken, arkasından duyduğu pek hoşuna gitmemişti. *Ben ondan nefret etmek istemiyorsam ne olacak peki?* Nylé içinden bunu söylerken, Profesör Silver'a döndü. Aksiliğini belli etmeyen, gayet şirin bir ses tonuyla konuştu.

-İyi günler Profesör Silver.

Nylé hiçbir zaman sihirli günler demezdi. Nedense bu ona saçma geliyordu. Dediği kişi zaten büyücüydü neden onun için daha fazla sihir dilesin ki? Sınıftan çıkarken, açık bıraktığı saçlarını cüppesindeki tokayla topladı. Kütüphane'de saçlarıyla uğraşmak istemiyordu.

Konu: Geri: I. Sınıf ~ I. Ders |OFFLINE| Paz Tem. 27, 2008 10:56 am

Gözlerini yavaşça aralayıp yatağının yanındaki saatine baktı. Daha erkendi ama nedense bir türlü uyuyamamıştı son yarım saattir. Demek ki her ne kadar itiraf etmese de Hogwarts onu heyecanlandırıyordu. Hele bu ilk günü.. Başının dönmemesi için yavaşça doğruldu ve ayağa kalktı. Güneş etkisini daha yeni yeni gösteriyordu. Gerindi ve eliyle saçlarını karıştırarak yatağının tam önündeki sandığı açıp içinden formasını ve cüppesini çıkarttı. Yeşil ve gümüş renklerinin muhteşem uyumuyla o yılanın mükemmel kıvrımına baktıkça daha da gururlanıyordu. Bir süre sessizce formasını ve yanına koyduğu asasını izledi. Çok derin bir sessizlik vardı ve bütün arkadaşları uyuyordu. Bir iki saniye daha o sessizlikte öylece durdu. Ardından uyanan arkadaşı ile beraber birbirlerine günaydın dedikten sonra cüppelerini giyip büyük salona indiler. Demetra kahvaltıya ne kadar erken inerse o kadar çok dolaşıp okulu tanıyacak vakti olacağını biliyordu. Ağzına ekmeği sıkıştırırken önüne konmuş olan kağıda göz attı. İlk ders Karanlık Sanatlara Karşı Savunmaydı. Hemen ekmeğini bitirip okulu biraz gezmek için kalktı. Cüppesinin eteği yerleri süpürürken de insanların ona bakışlarına aldırmadan büyük salondan çıktı.

Yaklaşık yarım saat boyunca okulu gezdikten sonra KSKS dersini kaçırmamak için hızlı adımlarla dersliğe gitti. Kapı açıktı ve içeriden sesler geliyordu. Bu profesörün daha girmediğinin göstergesiydi. Adımlarını içeri yönlendirdi ve ortadaki üçüncü sırada bir Slytherin’li oğlanın yanına oturdu. Daha çoğu sıra boştu ve nasıl olup ta öğrencilerin daha ilk dersten bu kadar rahat olabildiklerini düşündü. Tam asasını çıkartıp masaya koymuştu içeride açık kahverengi saçlı oldukça bakımlı biri olduğu dikkatini çekti. Kadın bileğini kıvrak bir hareketle tahtaya yöneltti ve birden tahtada yazılar belirmeye başladı.

"Valeria Delia Silver
Başlangıç..."

Valeria Delia Silver.. 24 yaşındaydı ve şimdiden iki yıllık Müdüre ve KSKS Profesörüydü. Aslında oldukça imrenilesi bir eydi fakat halalarının Valeria’dan pek hoşlanmadığını bildiğinden ona karşı kırılması imkânsız bir ön yargı oluşmuştu. Profesör masasındaki kitaplardan birisini açtı ve bir şeyler karaladıktan sonra öğrencilere baktı. Ardından gelen kilit sesi ve sıralardan bir ikisinin boşluğu bazılarına iyi bir ders olacağa benziyordu.

"Hepiniz hoş geldiniz. Ben Valeria Delia Silver. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörünüz, Ravenclaw'ların bina sorumlusu ve okul müdiresi. Fakat şu anda sadece Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünüzüm. Yani hiçbir Ravenclaw bu dersin kendisi için kolay olacağını düşünmesin ya da beni daha önce tanıyanlar. Yani bu ders hepiniz için gerçekten çok zorlayıcı olacak. Sizi kandırmıyorum ben zor bir profesörümdür ve not konusunda da gerçekten cimriyimdir."

Kısa ve oldukça yavaş adımlarla aralarında gezinmeye başlamıştı. Sert görünmeye çalışan birisine benziyordu ama Demetra yeterince iyi olursa bu dersten de Profesör Silver’danda korkmasına gerek kalmazdı.

"Dersimizin adı Karanlık Sanatlara Karşı Savunma... Ancak bazen Karanlık Sanatlar o kadar ürkütücü ve acımazsız bir hal alır ki işte o zaman kendinizi "korumak" için saldırmanız gerekir. Yani burada sadece savunmayı değil saldırmayı da öğreneceksiniz. Bu derslik sınırları içinde benimle birlikte güvendesiniz ama dışarıda hiçbir zaman güvende olmayacaksınız. İşte bu yüzden burada karşı karşıya geleceğiniz yaratıklara karşı tüm gücünüzü kullanmanız gerekir. Hem de tüm gücünüzü. Henüz 11 yaşındasınız. Fakat hayal gücünüzün yetmeyeceği bir tehlikeyle karşı karşıyasınız. Anneniz, babanız ya da ben; hiçbirimiz sizi bu tehlikeye karşı koruyamayız. Bunu yalnızca kendiniz yapabilirsiniz. Şimdi tüm bunlar sizi korkutmuş olabilir. Fakat kendinizi buna karşı koruyamayacağınızı düşünüyorsanız, korumak için gayret göstermeyecekseniz ya da tüm bunlara içten içe bir şakaymış gibi gülüyorsanız bu dersliği derhal terk edin.. Madem bu konuda anlaştık... Dersimize başlayabiliriz.""

Tekrar açılan ve bir süre sonra kapanan kilit sesine aldırmadan Profesörü dinliyordu Demetra oldukça etkileyici sayılabilecek bir giriş olduğunu kabul etmeliydi. Hatta bir o kadar da korkutucu.. Derse geçtiklerini yavaşta olsa hissedebiliyordu Demetra yavaş yavaş ama emin adımlarla öğrenecekleri KSKS Dersleri onun ileride çok işine yarayabilirdi.

"Öncelikle kendinizi neye karşı savunacağınızı bilmelisiniz ve Karanlık'ı tanımak için önce onu tanımalısınız. Lord Voldemort ya da Karanlık Lord ama bana kalırsa Lord'luktan uzak kötülüğe odaklı cani küçük bir çocuk Tom Marvoldo Riddle. Cadı olan annesi bir Muggle aşık oldu ve bir büyü ile onu kendine aşık etti. Bu ilişkiden doğan Riddle'ı ve annesini babası terk etti annesi ise doğumunda öldü. Büyücü olduğu halde bir Muggle yetimhanesinde yetişti ve Muggle babasına olan nefreti içinde sürekli büyüdü. Dumbledore tarafından Hogwarts'a çağrıldı ve Büyücü dünyasının başına gelen en büyük felaket olmak için kendini geliştirdi. Mezun olduktan sonrası hakkında ise hepinizin az çok fikri vardır eminim. Hepimizin sahip olduğu değerleri paramparça etti. Büyükanneleriniz ve dedeleriniz, onun dünya hâkimiyeti yüzünden Hogwarts Savaşında öldürüldü. O zamanlar çok vardı diye söylüyorum... Bir Ölüm Yiyen olsalar bile sırf bu yüzden dünyalarca işkence çektiler."

" Değerlerimiz mi? İyi ama bu çok saçma. Zarar gelen sizin değerleriniz olabilir. Bizimkiler tam tersine yükseldi." diye dudak büktü. Levana ailesi hiçbir zaman değerlerini yitirmemişti. Büyük kayıplar verildiği doğruydu fakat bunu inandıkları şey uğruna yapmışlardı. Tom Marvolo Riddle’ın o büyük portresinin evlerinde büyük bir yerinin olduğunu söylemek istemedi herkesin ortasında ama hiçbir şekilde ondan nefret edemeyecekti. O Levana ailesinin bu zamanki haline gelmesinde yardımcı olmuştu. Karanlık hep onların arasında var olmuştu ve olacaktı. Kadının hırs ve nefretle dolu ses tonundan iğrenmişti. Gözlerini yere dikmiş ve yumruklarını sıkmıştı. Bu sıkıcı konuşma neredeyse bütün Sltyherinlilerin sinirini bozmuşa benziyordu. Bütün bu düşüncelere dalmışken dersin ne zaman biteceğini söylemesi umuduyla Profesör’e baktı.

"Bir daha ki derse kadar bana Tom Riddle'ın hayatı hakkında bir araştırma yapacaksınız. Bize ondan daha fazla nefret etmemiz için bazı nedenler sunun. Buna ek olarak Hogwarts Savaşından da bahsetmenizi istiyorum. Puan konusunda cimri olduğumu tekrar hatırlatıyorum. Şimdi çıkabilirsiniz."

"İyi günler profesör"

gibisinden bir şeyler geveledi ağızında. Asasını ve önündeki kitabını çantasına tıktı ve hışımla mutlu öğrencileri itekleyerek sinirli Slytherinlilerin arasına karıştı. Kesinlikle Karanlık Lorddan’da onun yaptığı muazzam şeylerden de nefret etmeyecekti.